8 Kasım 2015 Pazar

'Yedi' (Talim Alanı)

  Saat sabahın dördü. Su bardağında içtiğim bol köpüklü sütlü kahvem. Küllük niyetine kullandığım bardak su kabım var masamda. Gönlüm masamdan daha karmaşık bugün. Tutsaklar diyarıyım sanki. İkinci dünya savaşından kalma rus denizaltısı gibiyim. Gönlümdekileri de kendimle beraber suyun derinliklerine çekiyorum. İki dudağımın arasına sıkıştırdığım sigaram var birde. Dumanı nasılda özgürlük için çırpınıyor ciğerlerimde. Bir başkayım bugün. Dolandığım alem, evimin önündeki deniz kıyısı değil. Karşımda beliren ufuk çizgisi, pekte tanıdık gelmiyor. Uzaklardayım. Darmadağın olmuş bir kütüphane gibiyim. Ne alfabetik sıralamam kaldı nede kendime has sessizliğim. 

  Fedakar olamamak çok zormuş meğer ey sevgili. Hayat, yaşam, can, mal,kastettiğim şey bunlar değil. Bunlar insan gözünde harcanabilir bozuk para gibi aynı. Sevdiği için insan, her birini yakabilir düşünmeden. 'Mevzu bir inşaatı ateşe vermek değil, mevzu o inşaata bir tuğla koyabilmekte.' Sevdiği için savaşmaktır mühim olan. Mor sümbülüm, öyle bir çıkmaza girmiş ki hayatım, dönme şansım yok girdiğim sokaktan geri. Zamanı maalesef alamıyorum geri. Önümdede aşmam gereken düz bir duvar. Savaşmak istiyorum, aşmak istiyorum bu engebeyi. Sarp arazi isterdim ömür tarlamda ama benim her yanım düz duvar. Benim için yakmaya hazırsın 22 senedir tek tek tuğla dizdiğin inşaatını yada bitireyim diyorsun layığıyla. Hayat macerandaki her yolu benimkiyle kesiştirme uğraşındasın ey ceylan gözlüm. Gönül limanıma demirlemek istersin bindiğin hayat gemisini. Sen benim için okyanus geçmeye hazırsın. Ben senin için gemiye dahi binemiyorum. Tüm aksilikleri, çıkmazları iyiye yorduk hep. Aksine ihtimal bile vermedim. Ama bugün ilk kez düşündüm... 

  İkinci dünya savaşından kalma bir denizaltıyım ben. Gittiğim bir yer yok. Yalnızca batıyorum. Zaman geçtikçe kararıyor gözlerim. Yalnızca gözler değil ufkumda kararıyor. . . Hani en baskın duygu özlemdi ya bizim için. Ben bu sefer sadece korkuyorum. Kendim için değil. Çünkü ben yalnızca batıyorum...

  Gönlümün; benim dahi varlığından bi haber olduğum rutubetli köşelerinden sesleniyorum sana en sevgili. Atını çılgın gibi Tümurun çadırına dehleyen Yıldırım misali, samimiyetimin son demleri ile yazıyorum. Kendime dahi itiraf edemediğim ne varsa şimdi sana fısıldıyorum. 

  Sıkıştığım çıkmaz sokakta yüzümü aydınlatan mehtabım. 

  Senin için feda edebileceğim şeyler bozuk paradan farksız benim için. 

  Seni çokça seven işe yaramaz sevgilin. 

  Yedinci Ayın Şerefine. 

  Mr Anonim

1 yorum: